Rüyalara Dair Gerçekler
İnsanların bütün zamanların ortak igi alanlarından biri olan rüyalar konusuna duydukları ilgi ve merak dinecek gibi görünmüyor. Çünkü rüyalara dair yeni bilgiler ortaya çıktıkça, bunlar eski bilgilerle harmanlandıkça, ortaya birbiri ardına iddialar ve açıklamalar çıktıkça konunun gizemi azalmıyor da artıyor sanki. Dini ve bilimsel açıklamalar, deneyler, tahminler, rüya analizi, rüya tabirleri, kontrol edilebilir rüyalar, kabuslar, rüya-yı sadıka, şeytani rüyalar, rüyalar ve bilinçaltı vs; rüyalar hakkındaki gerçekler arka arkaya diziliyor ama rüyaların gizemi henüz çözülmüş değil. Yine de bu konuda birtakım tespitler var tabii ki.
Rüyalarda görülen nesneler hemen her zaman sembolik bir anlam taşıyor, örneğin rüyada deniz görmek denizin kendisiyle ilgisi olmayan durumlara yorumlanıyor; istek ve arzuların yerine gelecek olması gibi. Rüya yorumlama da bu noktada, rüyada gördüğümüz şeyler farklı şeylere işaret ettiği için devreye giriyor.
Uyku sırasında rüyalarımıza tepki veren hareketler yapmamız birtakım istenmeyen durumlara, kazalara, yanımızda yatan kişinin rahatsız olmasına yol açabilir. Böyle bir şey olmaması için vücut sistemimiz uyurken bir nevi felç durumunda olmamızı sağlıyor. Uykuda yürüme problemi olan, uykuda hareket eden insanlarda beyin bu fonksiyonu tam olarak yerine getiremiyor.
Rüya görmemek diye bir şey söz konusu değil, ciddi bir psikolojik rahatsızlığı olan kişiler dışında herkes rüya görüyor. Ancak çoğu zaman rüyalarımızı hatırlamadığımız için rüya görmediğimizi düşünüyoruz.
Rüyalarda olumlu duygulardan çok negatif duygular yaşanması ve en yoğun hissedilen duygunun endişe olması da rüyalar hakkındaki gerçekler arasında yer alıyor.
Ortalama bir ömrün yaklaşık altıda biri, yani 2.100 gün civarında bir zamanı sadece rüya görerek geçiriyoruz.
İnsanoğlu 3-4 yaşlarına gelinceye kadar kendi rüyasında kendisini göremiyor. Bu yaşlardan 7-8 yaşlarına kadar da çocuklar yetişkinlere kıyasla daha fazla kabus görür.
Uyandıktan sonraki ilk 5 dakikada rüyaların yarısı unutuluyor, 10 dakika geçtikten sonra ise % 90’ı hafızadan siliniyor.
Erkeklerin rüyalarına giren karakterlerin % 70’i başka erkekler; kadınların gördüğü karakterlerin ise yarısı erkeklerden, yarısı kadınlardan oluşuyor. Ayrıca erkekler rüyalarında agresif duyguları kadınlara göre daha yoğun yaşıyorlar.
Rüyalar hakkındaki gerçekler arasında rüya birleşimi denilen durum da yer alıyor. Buna göre uyuduğumuz esnada beynimiz gerçek hayattaki sesleri alıp onları gördüğümüz rüyanın bir parçası haline getirebiliyor. Şöyle ki; uyuduğunuz odada radyo açıksa veya birisi bir enstrümanla müzik yapıyorsa rüyanızda kendinizi müzik dinlerken görebilirsiniz. Benzer bir durum hislerle bağlantılı olarak da yaşanabilir; örneğin susamış durumdaysanız rüyanızın da bununla ilgili olması ve su içme ihtiyacınızı karşılayana kadar bu rüyayı görmeye devam etmeniz mümkündür.
Rüyalara dair gerçekler arasındaki dejavu; yani anın daha önceden yaşanmış olduğu duygusu da yaygın olarak yaşanan bir durum. Araştırmalara göre bu duygu insanların büyük bir kısmı tarafından yaşanıyor ve bayanlar bu durumu erkeklere göre daha yüksek bir oranda yaşıyorlar.
Doğuştan görme engelli olmayıp bu duruma sonradan gelen kişiler de rüyalarında görsel imgeler görüyorlar. Doğuştan görme engelli olanlarsa daha çok görme, koklama, dokunma gibi duyular üzerine rüyalar görüyorlar.
İnsanların yüzde 12’si siyah-beyaz, geri kalanı ise renkli rüyalar görüyor. 1915-1950 yılları arasında yapılan rüya görme konulu çalışmalara göre o zamanlarda siyah-beyaz rüyaların görülme oranı daha yüksekti. Bu durum 1960’lardan sonra değişmeye başlamıştır ve bunun sebebinin televizyonların siyah-beyaz görüntülerden renkli görüntülere geçmesiyle ilgili olabileceği düşünülmektedir.
Kadınların yüzde 70’i ve erkeklerin de yüzde 65’i tekrar eden rüyalar olayını yaşamakta, yani aynı rüyayı defalarca görmektedir.
Rüyalarda görülen yüzler hayatın bir döneminde mutlaka görülmüştür, görülen hiçbir yüz yeni değildir. Ancak, hayatımız boyunca pek çok yüz görmüş olduğumuz için bunların hepsini hatırlamayız, dolayısıyla rüyamızda gördüğümüz yüzü de yeni bir yüz zannedebiliriz.
Yapılan araştırmalarda hayvanların da uyurken insanlarınki gibi beyin dalgaları yansıttıkları görülmüştür; yani hayvanlar da rüya görmektedir.
Her gecenin 1 ile 2 saat arasında bir kısmı rüya görmekle geçer ve bu süre içerisinde 4 ile 7 tane arasında rüya görürüz.
REM uykusunun hemen sonrasında uyanan insanlar rüyalarını ve rüyaların ayrıntılarını sabaha dek uyumaya devam edenlere göre daha iyi hatırlarlar.
Uzun süre sigara içtikten sonra bu alışkanlığı bırakan insanların daha uzun, daha canlı ve yoğun rüyalar gördükleri tespit edilmiştir.
Araştırmalara göre insanların bir kısmı önsezi içeren, yani geleceğe dair bilgiler sunan rüyalar görebilmektedir.