Rüya Teorileri
Rüyaların fizyolojik, biyolojik veya psikolojik bir işleve sahip olup olmadığı sorusu henüz yanıtlanabilmiş değil. Ama bu bilim adamlarını araştırma yapmaktan alı koymuyor. Neden rüya gördüğümüze dair bir çok teori var. Bunlardan biri rüyanın uyku ile birlikte çalışarak beynin gün içerisinde topladığı bilgileri düzenlemesine yardım etmek. Beynimiz gün içerisinde milyonlarca olmasa da yüz binlerce veri ile karşılaşmaktadır. Yoldan geçen arabanın rengi gibi bazıları küçük duyusal ayrıntılar iken işiniz için bir araya getirmeye çalıştığınız bir sunum gibi bazıları ise çok komplike olabiliyor. Uyku sırasında beyin bu maruz kaldığımız verilerden hangisini saklaması hangisini unutması gerektiğini belirleyerek bir temizlik yapar. Bazı araştırmacılar bu süreçte rüyaların rol oynadığına inanıyorlar.
Aslına bakarsanız rüya çalışmaları tamamen karanlık altında da kalmış değil, rüyaların anılarımızı oluşturmamız ile bağlantılı olduğuna dair fikirlerin arkasında olan bazı araştırmalar var. Çalışmalar göstermiştir ki uyanık olduğumuz saatlerde yeni bir şeyler öğreniyorsak eğer, uyurken gördüğümüz rüya sayısında bir artış oluyor. Deneye katılanlardan dil kursuna gidenlerin bir dil öğrenmeyenlere göre daha fazla rüya aktivitesi gösterdiği görülmüş. Bu çalışmalar ışığında, rüyaların kısa dönem hafızayı uzun dönem hafızaya döndürmede kullanıyor olduğumuz fikri son yıllarda bir ivme kazanmıştır.
Başka bir teoriye göre rüyalar genellikle bizim duygularımızı yansıtırlar. Gün boyunca, beynimiz belirli işlevleri gerçekleştirmek için bağlantılar yapmak için çok yoğun bir şekilde çalışır. İşinizle ilgili ya da evinizle ilgili ciddi bir problemi çözmek zorunda kaldığınızda beyniniz inanılmaz bir şekilde onu çözmeye odaklanır. Tabi ki beyin sadece zihinsel fonksiyonlara hizmet etmez. Eğer bir domates kesiyorsanız, beyniniz istediğiniz boyutlarda domatesi kesmeniz, bıçağı elinize değil de domatesin üstüne getirmeniz için ellerinizin bıçakla uyumlu çalışmasını sağlaması için odaklanır. Aynı şey evinizde çekiçle basit bir çivi çakarken de geçerlidir. Hiç aklınız başka bir yerdeyken kafanızın dağıldığı, odağınızı kaybettiğiniz ve parmağınıza çekiçle vurduğunuz olmadı mı?
Bazı araştırmacılar da geceleri uyku esnasında her şeyin yavaşladığını öngörüyor. Uyku sırasında bir şeye odaklanmak zorunda olmadığımız için, beynimiz zayıf bağlantılar yapar. Gün içerisinde yaşadığımız duygular rüya döngüsü sırasında kendilerini gösterirler. Bir şey gün içerisinde zihninizi çok meşgul etmişse konu ile ilgili veya konunun bir imgelemini bir rüya olarak görmeniz çok muhtemeldir. Örneğin eğer şirketiniz küçülme yaşıyorsa ve siz de işten çıkarılacağınız konusunda endişe duyuyorsanız, rüyanızda devlerin sizi yok etmeye çalıştığını ya da bir uçurumun kenarında amaçsızca dolaştığınızı görebilirsiniz.
Diğer bir teori de, kesinlikle diğer teoriler arasında en ilginç olanı, rüyaların hiç bir işlevinin olmadığı, uyuklama esnasında beynin ürettiği anlamsız yan ürünler olduğunu belirten teori. REM uykusu sırasında beynimizin arka kısmının rüya görme meydana gelirken oldukça ktif olduğunu biliyoruz. Bazıları rüyaların sadece gece içinde biz uyanıkken gerçekleşmeyen beynin rasgele ve anlamsız ateşlemeleri olduğunu düşünüyor. Gerçek şu ki beyin bir gizem olarak kaldığı sürece, neden rüya gördüğümüz konusunda kesin olarak bir bilgiye sahip olamayacağız.